YANILTICI YAYIN YASAĞI VE GIDA BİLİMİ(!) KURULU

PROF DR AZİZ EKŞİ

Gıda güvenliği alanında yanıltıcı yayın yasağı öngören yasa önerisinin  gereğince tartışılmadığı bir gerçektir.Bunun başlıca nedeni, düzenlemenin bir torba yasa içerisinde yer alması ve   gözden kaçmasıdır. İlk bakışta olumlu bir düzenleme gibi gözüküyor. Çünkü yanıltıcı yayın herkesin yakındığı  bir olgudur ve etkisizleştirilmesi olumlu bir çabadır.  Gözardı edilen ise bunun yasaklama ile ne ölçüde sağlanacağı ve yasağın nerede duracağıdır.  Yasakların, çoğu kez yanıltıcı kişiye ve yayına ilgiyi artırdığı da bir gerçektir. Zamanla  yasakların    kapsama alanının  genişlediği de bilinmektedir. Bu olgu da görmezden gelinemez. En etkili yol,  kanıta dayalı tartışma ortamının sağlanması ve ayrıca  yetkin bir kurulun  topluma bilgi desteği sağlamasıdır.

YASA TEKLİFİNİN İÇERİĞİ

Gelelim yasal sürece… Tarım ve Orman Bakanı B. Pakdemirli; 23.06.2020 tarihinde TRT Haber’e verdiği demeçte; bir “gıda  bilim kurulu” oluşturulacağını,yanıltıcı haberlerin bu kurul tarafından denetleneceğini ve bununla ilgili yasa tasarısı hazırlandığını belirtiyor. Ertesi gün,24.06.2020 tarihinde “gıda,tarım ve orman alanında bazı düzenlemeler” yapılmasına ilişkin  torba  yasa tasarısı ile TBMM Başkanlığı’na veriliyor. Tasarı TBMM Tarım,Orman ve Köyişleri(TOK)  Komisyonu’nda  görüşülerek 01.07.2020 tarihinde kabul ediliyor. Bundan sonraki aşama TBMM genel kurulu…

Bu torba yasa önerisi 35  maddeden oluşuyor. Fakat  bu maddelerden yalnızca 4’ü   gıda güvenliği ve bu alandaki yanıltıcı yayınların yasaklanması ile ilgilidir.Kısaca; 5996 sayılı yasanın 3.maddesine eklenen 79 nolu paragraf ile; ”Hertürlü iletişim aracı ile gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı her türlü  yayın” yanıltıcı yayın olarak tanımlanıyor.  Bu yayınlara; aynı yasanın 24.maddesine eklenen  5.fıkra ile   yayın yasağı  getiriliyor.  Yasanın40.maddesinin 1.fıkrasına eklenen  (r) bendi ile de;  “yanıltıcı yayın yapan kişilere 20 000- 50 000 TL idari para cezasıverilmesi öngörülüyor.

Hemen belirtelim ki; idari yaptırımları uygulamakla  5996 sayılı yasanın  42/2. maddesine göre Tarım İl Müdürü yetkilidir.Bu yetki Tarım İlçe Müdürü’ne de devredilebiliyor..

HANGİ YAYIN YANILTICI?

Yasa teklifinde”gıda bilimi kurulu” diye bir oluşumdan söz edilmiyor. Teklif  yasalaşırsa; 5996 sayılı yasanın 43. maddesine dayanılarak böyle bir kurul oluşturulacağı yetkililer tarafından dile  getiriliyor. Kaldı ki, böyle bir kurul olsa bile bu cezayı vermesi gereken(MADDE 42)  Tarım İl Müdürü’dür. Karar verilirken;yayının  önce gerçeğe aykırı olup olmadığı, sonra  tüketicide korku, endişe veya güvensizlik yaratıp yaratmadığı  ve ayrıca tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyip etkilemediğinin değerlendirilmesi gerekiyor.  Böylece Tarım İl Müdürü’ne ağır bir görev yükleniyor.

Diyelim ki bir yayında; “ambaljlı yoğurdun  koruyucu madde içerdiğinden” söz ediliyor. Yoğurda koruyucu madde katılması Türk Gıda Kodeksi’ne göre yasak olduğu için bu ifadenin “yanıltıcı” olarak değerlendirilmesi zor değildir.

Başka bir yayında;  “ekmeğin  insan sağlığına zararlı olduğundan” söz ediliyor. Bilimsel araştırmalara göre insanların yüzde doksanının ekmekle  bir problemi yoktur. Fakat ekmeğin içerdiği glüten(daha doğrusu glütenin gliyadin fraksiyonu)bazı insanlarda çölyak vb  başka sağlık problemlerine yol açabiliyor.Bu  yayının yanıltıcı yanı kuşkusuz vardır. Fakat bunun “yanıltıcı” olarak tanımlanmasının  da yanıltıcı bir yanı yok mudur?

Bir yayında da;   “organik gıdalarda  fosfor miktarının  konvansiyonel gıddalardan daha düşük olduğu ” ileri sürülüyor. Yapılan inceleme sonunda konu hakkında 83 yayına rastlanıyor.  Bu yayınların 55’inde organik gıdaların, 37’sinde  konvansiyonel gıdaların  daha fazla fosfor içerdiği  ve 10 yayında ise  her gıda grubunda fosfor miktarının eşit olduğu saptanıyor. Bu gerçek(2) ışığında söz konusu yayının iddianın yanıltıcılığı hakkında  karar vermek kolay değildir.   

Öte yandan bir uzman bir yayınında;  “x ilinde gıda kontrolunun  yeterli olmadığından” söz ediyor.  Tarım İl Müdürü  bu yayını   yanıltıcı bulursa  ve ceza uygularsa ne diyeceğiz?

BİLİM KURULU DEĞİL SANSÜR KURULU(!)

Daha önce değinildiği gibi komisyondan geçen tasarıda; ancak; Tarım ve Orman Bakanı gibi  TOK Komisyonu Başkanı Yunus Kılıç’ta  DHA’ya verdiği demeçte(02.07.2020)  yasada olmayan bir bilim kurulunun 5996 sayılı yasanın 43. maddesine dayanılarak kurulacağından  söz ediyor. Ve bu kurulun; “yanıltıcı yayınları belirleyeceğini ve bu yayınları yapan  kuruluşlara ve kişilere cezai yaptırımı uygulanacağını” vurguluyor.Bu yolla oluşturulacak kurulun yasal olup olmadığı tartışmalıdır. Ayrıca bunun bir “bilim kurulu” değil de “sansür kurulu” olacağı açıktır.

Gürbüz Doğan Ekşioğlu

 Öte yandan, AB’ye uyum kapsamında hazırlanan 5996 sayılı yasa 2010 yılından beri yürürlüktedir. Bu yasa esas olarak gıda güvenliğinin sağlanmasını amaçlıyor  ve  bunun için “risk analizi”ne dayanılmasını zorunlu kılıyor(MADDE 26/1).  

Yeri gelmişken bu sürecin kısaca tanımlanması yararlı olacaktır…Risk analizi;  risk değerlendirme, risk yönetimi ve risk iletişimi olmak üzere üç halkadan oluşuyor. Birinci halka; geçerli ve olası risklerin bilimsel bir yaklaşımla ve kanıta dayalı olarak  değerlendirilmesidir. Risk yönetimi kapsamında alınan önlemlerin bu değerlendirmeye dayanması gerekiyor. Risk iletişimi, risk değerlendirmeleri  ve  alınan önlemler konusunda halka doğru bilgilerin verilmesini kapsıyor.  

Bunlardan en önemlisi kuşkusuz risk değerlendirmedir. Risk değerlendirme bilimsel bir süreçtir ve gıda bilimi kurulu öncelikle bu yaşamsal süreç için gereklidir. Kurulun  bağımsız, tarafsız, çok disiplinli olması genel bir kuraldır. Gerçekte bu kurulun on yıl  önceden oluşturulması gerekiyordu. Çünkü; zoonotik hastalıklar, patojen bakteriler, virütik enfeksiyonlar,küfler ve mikotoksinler, pestisit kalıntıları, gıda hileleri vb kaynaklı risklerin  değerlendirilmesi ve azaltlması böyle bir kurulun varlığını gerektiriyor. Bu  yaşamsal işlevlerin unutulması ve bu kurulun  “yanıltıcı yayın yasağı” ile  gündeme gelmesi ilginçtir!.. Oysa yanıltıcı yayın veya bilgi kirliliği  bu kapsamdaki risklerden sadece biridir.

YANLIŞ VE DOĞRU

 Yanlış olan, gıda güvenliğine bütüncül yaklaşılmaması ve yanlızca yanıltıcı yayın için bir “gıda bilimi kurulu” oluşturulmasıdır. Yasal dayanağının bulunmamasıdır. İşlevsel açıdan  “gıda bilimi kurulu” değil de  “gıda sansür kurulu” olmasıdır.

Doğru olan;  gerçek anlamda bir “gıda bilimi kurulu” veya “gıda güvenliği kurulu” oluşturulmasıdır.  Gıda güvenliğine ilişkin güncel ve olası bütün risklerin(yanıltıcı yayın dahil) bu kurulca değerlendirilmesidir. Yasaktan değil farklı görüşlerin kanıta dayalı olarak tartışılmasından yana olunmasıdır.Güvenli bir kurul tarafından topluma bilgi desteği sağlanmasıdır. Yanıltıcı yayınların ve bilgilerin  gerçek panzehiri budur…

(1)5996 sayılı veteriner hizmetleri, bitki sağlığı, gıda ve yem kanunu. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/06/20100613-12.htm

(2)Worthington,V.2001.  Nutritional quality of organic versus conventional fruits, vegetables and grains. The Journal Of Alternatıve And Complementary Medıcıne,7(2), 161-173.