FINDIK RAPORLARI NE DİYOR?

Uzun bir aradan sonra fındık sektörü hakkındaki bilgilerimi güncellemek istedim. Üreticiden manava, tüccardan sanayiciye, ihracatçıdan yabancı alıcıya çoklu paydaş yapısı ile kendine özgü bir sektör. Dile kolay; üretici denildiğinde yaklaşık 400 bin aile ya da 2 milyon insan anlaşılıyor. Türkiye nüfusunun %2.5’nin başlıca geçim kaynağı. Yıllık ihracat ortalaması ise 2 milyon dolar dolayında. Bu da ülke ihracatının %2’sine yakın.

Fındık, hakkında çok sayıda rapor yazılan tarımsal ürünlerden biri. Raporlar genellikle aynı formatta ve aynı içerikte. Her yıl yaşanan döngü tanımlanıyor. Fakat bu çemberin dışına çıkılma konusunda bir arayış veya öneri yok. Böyle olunca gerek üretim ve gerekse pazarlama açısından belirgin bir gelişme sağlanamıyor.

Raporlara göre, 2011-15 döneminde dünya fındık üretimi ortalama 815 bin tondur. Bunun 539 bin tonu Türkiye’de gerçekleşiyor. Başka bir deyişle fındığın %66’sı Türkiye’de, kalan %34’ü ise diğer ülkelerde üretiliyor.Türkiye’nin fındık üretimindeki bu payında önemli bir değişme olmuyor.

Türkiye’nin fındık(kabuklu) üretimi 2001-05 döneminde ortalama 517 bin ton,2011-17 döneminde ise 547 bin tondur. Yıllık dalgalanmalar bir yana bırakılırsa, yıllık ortalama fındık üretiminde anlamlı bir artış görülmüyor. Fakat bu olgu fındık dikim alanı için geçerli değil . 2001 yılında 555 bin hektar olan dikim alanı, önemli bir artışla 702 bin hektara ulaşıyor. Alan artarken üretim artmadığına göre verim giderek azalıyor demektir. Nitekim 2001 yılında dekar başına 113 kg olan fındık verimi 2015 yılında 92 kg’a düşüyor.

Yasal olarak 16 ilde(123 ilçe) fındık dikimine izin veriliyor. İzin verilen 16, fakat fındık üretilen il sayısı 33. 1983 yılından bu yana fındık dikim alanı için sınırlama var fakat bu yasal kısıtlamaya uyulmuyor. Telafi edici ödeme uygulansa bile bu yörelerde alternatif ürüne geçilemiyor.

2011-15 döneminde dünya fındık ihracatı ortalaması yılda 684 bin ton ve bunun 510 bin tonu(%75) Türkiye’den yapılıyor. Türkiye’nin fındık ihracatında anlamlı bir artış görülmüyor. 2001-05 döneminde iç fındık üzerinden 233 bin ton olan yıllık ihracat, 2011-15 döneminde 250 bin ton olarak gerçekleşiyor.

İhraç edilen,üretilen fındığın% 80-85’i. %15-20’si yurt içinde tüketiliyor. İhracatın %58’i natürel iç fındık, %42 si ise işlenmiş fındıktan oluşuyor.

Fındık ihracatından sağlanan yıllık gelir 2001-05 döneminde 930 milyon, 2011-15 döneminde ise 2 milyar 102 milyon dolar. Sektörde sağlanan en önemli gelişme bu. Bu artış, esas olarak fındık fiyatındaki artıştan kaynaklanıyor. Nitekim, 1 kg iç fındığın ihraç fiyatı 2001-05 döneminde 5.01 dolar iken 2011-15 döneminde 8.64 dolara ulaşıyor.

Bir başka gelişme de ihracatın giderek daha az sayıda firmada yoğunlaşması. 2017 ihracatında birinci firmanın payı %20’ye yakın ve ilk 9 firmanın payı %50’den fazla. Fiyatın belirlenmesinde üreticinin elini zayıflatan bir olgu. Kamunun tutumuna gelince… 2009’dan sonra iyice geri çekiliyor. Üreticiye verim ve kaliteden bağımsız alan bazlı destek ödemesi ile yetiniliyor.

Fındık işletmeleri oldukça küçük. %53’ü 25 dekarın altında ve aile başına fındık üretiminin 1580 kg dolayında. Bir çok üretici, bahçesi ile bizzat uğraşmıyor. Dolayısı ile sektörde “uzaktan tarım” uygulaması da yaygın. Bu durum verim ve kaliteye olumsuz yansıyor. Son yıllarda fındık borsası ve lisanslı depoculuk konusunda girişim var ama kayda değer bir gelişme yok.

Daha ötesi Türkiye’nin bir fındık politikası yok. Fındık üretimi için tanımladığı bir hedef yok. Sektör dalgalanmaya terkedilmiş ve kendiliğinden durulması bekleniyor. Oysa yapacak o kadar çok şey var ki…