GIDALARIN % KAÇI HİLELİ?

Gıda hilesi deyince akla öncelikle tağşiş ve taklit geliyor. 5996 sayılı yasaya  göre tağşiş, gıdaya temel özelliğini veren  ögelerin çıkarılması, azaltılması veya yerine başka bir madde katılması; taklit ise gıdanın görünüş ve bileşim açısından bir benzerinin kendisi gibi gösterilmesidir.

Ancak günümüzde gıda hilesi taklit ve tağşiş ile sınırlı değildir. Çünkü gıda etiketinde; yetiştirme yöntemi(organik vb), genetik kökeni(çeşit vb), coğrafi köken (PGI, PDO), işleme tekniği (geleneksel), yetişme yılı vb ile ilgili bilgiler de yer almaktadır. Gerçi bu bilgiler çoğu kez  bir belgeye dayalıdır  fakat kontrol ile doğrulanması gereklidir. Çünkü 5996 yasa gıda etiketindeki bilgilerin yanıltıcı olmamasını öngörmektedir.

Ayrıca  gıda  etiketleme yönetmeliği; gıda hakkındaki bilgilerin başta doğası, kimliği, özellikleri, bileşimi, miktarı, dayanıklılığı, menşe ülkesi veya kökeni, imalat veya üretim metodu olmak üzere başlıca nitelikleri açısından yanıltıcı olmasını yasaklamaktadır.

Gıda hilesi hakkında medyada yer alan  her haber, hileyi yapan firmadan  çok gıda
sektörünün tümüne  zarar veriyor.  Eğer bir gazete yazısında ; “x  marka sucukta at eti varlığı”ndan söz ediliyorsa sucukların tümünden kuşku duyuluyor. Veya bir TV haberinde “y marka zeytin yağında kanola yağı varlığı”ndan söz ediliyorsa   her marka zeytin yağına kuşku ile bakılıyor.

Bu olgu gıda sektörü açısından açık bir haksızlıktır. Fakat gıda sektörünün böylesi durumlarda  genellikle sessiz  kaldığı da bir gerçektir. Eğer,   “bana  değmeyen yılan..” hesabı yapılıyorsa bu yanlıştır.  Çünkü bu durum,  “sükut ikrardan…”diye de yorumlanabiliyor. Dolayısı ile sepetteki çürük yumurtaların sektör tarafından da açığa düşürülmesi gerekiyor.

Tüketici güveni açışından,  toplam üretimde hileli gıda  payının bilinmesi de oldukça önemlidir. Bu hem kamuya hem de sektöre düşen bir görevdir. Fakat bunun belirlenmesi  sanıldığı kadar kolay değildir.

1980-2010 döneminde  bilimsel dergilerde ve güncel yayınlarda  yer alan gıda hilesi hakkındaki yayınlar taranıyor(1). Bilimsel dergilerde hileli gıdaya ilişkin  1054  bulguya rastlanıyor.  Bu  kayıtlara göre  zeytin yağı %16 ile birinci,  süt  %14 ile ikinci sırayı alıyor ve bunları  %7 ile bal, %5 ile safran ve %4 ile portakal suyu izliyor. Güncel  medyada ise 251 hileli gıda haberine rastlanıyor. Bunların %9’u balık, %6’sı bal, %4’ü zeytin yağı, %4’ü şili biberi ve %3’ü sütle ilgili.

Türkiye’deki duruma gelince; en güvenli kaynak GTH Bakanlığı’nın hileli(tağşiş, taklit) olduğu kanıtlanan gıdalar hakkında kamuoyuna yaptığı açıklamalardır. 2012-16 dönemindeki  gıda kontrol  sonuçlarına göre hileli bulunan parti sayısı 965’tir. Bunların %35’ini süt ve türevleri, %22’sini et ve türevleri, %12’sini sıvı yağ, %11’ini gıda takviyesi ve %10’unun bal oluşturuyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de süt, zeytin yağı ve bal hile öncelikli gıdalara arasında yer alıyor.

Bu bilgiler kuşkusuz önemlidir fakat  yeterli değildir. Çünkü hileli gıdaların  toplam gıda üretimdeki payını yansıtmıyor. Eldeki verilere göre, dünya ölçeğinde pazarlanan gıdaların bir yaklaşıma göre %7’si ve başka bir yaklaşıma göre %10’u hilelidir(2, 3). Bu oranlar  gıda hilesinin önemli bir problem olduğunu gösteriyor.  Öyle ki gıda hilesi Avrupa’da  en önemli 5 problem arasında sayılıyor.

Hilenin önlenmesi için; çekici faktörler elimine edilirken  caydırıcı faktörlerin de devreye sokulması gerekiyor. Bir gıdayı hile açısından  çekici kılan en önemli etken  fiyatının  yüksekliğidir ve bu; üretim yetersizliği, vergi yüksekliği, ithal yasağı vb faktörlere bağlı olabilir.  Hileden caydırıcı başlıca faktörler  ise yakalanma olasılığının yüksekliği vecezanın ağırlığıdır.  Yakalanma olasılığı; kontrol sıklığı ve analiz tekniği ile ilgilidir. Türkiye’de denetim sayısının   fazlalığı (2015 yılında 734 862) vurgulanırken   işletme sayısının fazlalığı(639 716) dikkate alınmıyor. Önemli olan işletme başına 0rtalama kontrol sayısıdır. 2015 verilerine göre bu sayı 1.17’dir. Olması gereken ise en az bunun 2 katıdır.  Ayrıca,  cezaların caydırıcı olmadığı da bir gerçektir.

Firmaların yapması gereken ise gıda ve bileşen bazında zaaf  analizi  ile hile açısından zayıf  yanlarının belirlenmesi ve risklerin azaltılması için strateji oluşturulmasıdır.


(1)    Moore, JC, Spink J, Lipp M.2012. Journal of Food Science,77(4),R118-126.
(2)    Pimentel,P. 2014. Food Safety Magazine.www.foodsafetymagazine.com
(3)    Johnson, R.2014. Congressional Research Service. R43358. http://www.crs.gov.
LabMedya,7(40),30(2017)