1980’den bu yana tarım ve gıda sektöründe gerileme yaşandığı bir gerçektir. Bu dönemin sona ermesi için bakan değil paradigma değişikliği gerekiyor. Eski paradigma; liberal yaklaşımla tarımın serbest piyasa koşullarında dalgalanmaya bırakılmasıydı. Bu dalgalanmanın ülke, çiftçi ve tüketici açısından hangi kayalara çarptığı görüldü.
Yeni paradigmanın başlıca ögeleri; toprağın korunması, çiftçinin desteklenmesi ve tarımsal potansiyelin üretime aktarılması olmalıdır. Bu kapsamda, toprak kullanımından çiftçi örgütlenmesine ve girdi sağlamadan ürün pazarlamaya uzanan bir çok adım atılması gerekiyor:
(1) Öncelikle, toprak reformu yeniden gündeme taşınmalıdır. Toprak reformuna dayalı olmayan bir tarım reformunun başarılı olması beklenemez. Bu nedenle; toprak dağılımındaki dengesizliğin azaltılması, kamu arazilerinin üretime kazandırılması ve feodal ilişkilerin kırılması için gerçekçi bir toprak reformu uygulanmalıdır. Elverişli yörelerde arazi toplulaştırmaçalışmaları hızlandırılmalı ve sulama yatırımları en kısa zamanda tamamlanmalıdır.
(2) Tarımsal üretim artışı, nüfus artış oranının üzerinde olmalıdır. Çünkü; gıda güvencesisağlamanın ve kendine yeterli olmanın en güvenli yolu budur. Ayrıca toplumun yeterli ve dengeli beslenme hakkı dikkate alınarak tarımsal üretim çeşitlendirilmelidir. Bu kapsamda et, süt, yağlı tohum ve baklagil üretimine öncelik verilmelidir.
(3)Tarımsal üretimin artırılması için genetik materyal iyileştirlmeli, sertifikalı tohum ve kültür ırkı yaygınlaştırılmalı, tohumluk ve damızlık gereksiniminin karşılanmasında yerel gen kaynaklarına öncelik verilmelidir.
(4)Organik tarımın desteklenmesine devam edilirken esas hedef doğru tarım uygulamalarının yaygınlaşması/genelleşmesi olmalıdır. Bu kapsamda gübre, pestisit vb girdilerin kullanımı bilimsel kurallar çerçevesinde ve kontrol altında artırılmalıdır.
(5)Tarımsal destek miktarı artırılmalıdır. Önce GSYH’nın %0.5’inden 5488 sayılı yasada öngörülen %1.0 oranına ve daha sonra kademeli olarak ve %2.0 düzeyine çıkarılmalıdır. Ayrıca destek sayısı azaltılmalı, çiftçinin tarımsal desteklere erişimi kolaylaştırılmalı ve etkili bir izleme ile desteklerin amacı doğrultusunda kullanılması sağlanmalıdır.
Tarımsal desteklerin havza bazlı uygulanmasında, ekolojik ve sosyal kriterler dikkate alınarak havza büyüklüğü ve sayısı yeniden belirlenmelidir. Havza-ürün eşleşmesinde çiftçi görüşü mutlaka alınmalıdır.
(6)AB ile gümrük birliği kapsamının genişletilmesi için başlatılan görüşmelerde; işletme küçüklüğünden, verimlilik düşüklüğünden ve tarımsal desteğin azlığından kaynaklanan rekabet gücü yetersizliği dikkate alınmalı ve tarımın rekabet gücününün artırılması için ürün bazında seçici bir yol izlenmelidir.
(7) Tarımda kooperatifleşme oranı artırılmalıdır. Tek köy veya tek ürün bazlı örgütlenme yerine havza, bölge, yöre gibi daha kapsamlı kooperatiflere geçilmelidir.Kooperatifçiliğin yaygınlaşarak güçlü bir ekonomik sektör durumuna gelmesi hedeflenmelidir.Tarımsal üretim kooperatifler üzerinden planlanmalı, destekler kooperatifler üzerinden çiftçiye ulaşmalı ve tarımsal ürünlerin pazarlanmasında kooperatiflere de görev verilmelidir.
(8) Gıda güvenliğinin sağlanması için kayıt dışı ve hileli gıda üretimi engellenmeli ve bu amaçla gıda kontrolu etkinleştirilmelidir. Bu kapsamda; bağımsız bir gıda güvenliği kurulu oluşturulmalı, izlenebilirlik sistemi yaşama geçirilmeli, kalite sistemleri yaygınlaştırılmalı, denetim sıklığı ve analiz kapasitesi artırılmalı, kamuoyu ve tüketiciye bilgi akışı sağlanmalıdır
(9) Erozyon, tuzlanma, çoraklaşma gibi tarımın sürdürülebilirliği açısından tehdit oluşturan faktörlere karşı alınan önlemler etkinleştirilmeli ve küresel ısınmanın olası etkileri kapsamlı olarak (bölge, üretim deseni, göç olasılığı) olarak araştırılmalıdır.
(10)Tarımdan kopan işgücü için istihdam yaratılması ve kırsalın ekonomik ve sosyal gelişmesi için tarım politikaları ile kırsal kalkınma politikaları arasında uyum sağlanmalıdır. Bu amaçla köykent benzeri bir model geliştirilmelidir.
(11)Hem çiftçinin kazanması hem de tüketicinin korunması için üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki uçurumun azaltılması gerekiyor. Bunun yolu da aracıların azaltılmasından ve bir kez daha kooperatifçiliğin güçlendirilmesinden geçiyor